Herkesin varlığına çok katılmadığı bir yapı olmakla beraber, 1950 ‘li yıllarda kendini kadın genital bölge anatomisine adamış bir doktor olan Dr. Ernst Grafenberg tarafından G noktası tanımlanmıştır. Muhtemelen kendisi de o zamanla bu çalışmasının 1980’li yıllardan sonra bu kadar çok ses getireceğini ve bu bölgeye yönelik bir ‘orgazm aşısı’nın popüler olacağını öngörmemişti.
Dr. Ernst Grafenberg oldukça ileri görüşlü bir Yahudi Alman bilim adamıydı. Kendisi doğum kontrolü, isteğe bağlı gebelik sonlandırma ve kadın cinselliği gibi konularda önemli bir kadın hakları savunucusuydu. Mesleğe öncelikle göz doktoru olarak başlamış ancak sonradan ilgi alanı jinekoloji ve kadın genital bölge anatomisi olarak değişmişti. 1910 yılında Kiel Üniversitesi’nde eğitimini tamamladı ve hocası bir başka öncü bilim adı olan Dr. Phannenstiel idi.
Phannenstiel bugün sezeryan ve benzeri ameliyatlarda batına yaptığımız kesinin isim babasıdır. Dr. Grafenberg bir yandan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak kendi kliniğinde hizmet verirken bir yandan Berlin Üniversitesi’nde kadın üreme fizyolojisi üzerinde çalışmalarına başladı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında bile çalışmalarına devam etti ve 1929 yılında Grafenberg Halkası isimli çalışmasını yayınladı. Bu kendi geliştirdiği doğum kontolü yöntemi spirali gümüşlü spirali anlatıyordu. Kullanımıyla ilgili raporlara erişilebilen ilk spiral Grafenberg halkasıdır. Bu nedenle Dr. Grafenberg doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesinde öncü olarak kabul edilir.
1933 yılında Naziler tarafından başında bulunduğu Britz Hastanesi Kadın Doğum Kliniğinden istifaya zorlandı.Yüksek rütbeli Nazi subayların eşlerini tedavi ettiği için,güvende olduğunu düşünerek Almanya’yı terk etmedi. Daha sonra 1937 Naziler tarafından hapse atıldı.
Dr. Margaret Sanger tarafından kurtarılarak New York’a geldi ve kendi özel kliniğini açtı. Yıllarca gebelik testleri geliştirilmesi, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, doğum anestezisi ve pelvik anatomi gibi farklı konularda çalışmalar yaptı.Ancak ilginç olarak en çok ses getiren çalışması, varlığı bile ispatlanamış olan G noktası ile ilgilidir.
1950 yılında yayınladığı ‘üretranın kadın cinselliğindeki rolü’ isimli çalışmasında ,vajinanın ön duvarında bulunan ve kadın uyarılmasında rolü olan bir ‘erotik bölge’ tanımından bahseder. Aslında ilk defa 17. yüzyılda Hollandalı Doktor Regnier de Graaf kadın ejakülasyonu (kadın boşalması) varlığını tanımlamış ve kadın vajinasında bulunan erkek prostatına benzer bir yapıdan bahsetmiştir.
Daha sonra Dr. Grafenberg bu bölgeyi tanımlarken ‘üretra boyunca yer alan ve kadın uyarılmasında yer alan bir erotik alan her zaman gösterilebilir’ şeklinde rapor etmiştir. Bu bölge çok sonraları, 1981 yılında Dr. Addieggo tarafından ‘Grafenberg spot’ yani G noktası olarak adlandırılmıştır. Bunun sonucunda bu bölge ciddi popülarite kazanmış ve bölgeye yapılan ‘Orgazm aşısı’ adı verilen enjeksiyon yöntemi geliştirilmiştir. Orgazm aşısı (O shot) ile G noktası adı verilen bölgenin büyütülmesi ve duyarlılığının artırılması hedeflenir.
Enjeksiyon için sentetik kolajen, hyaluronik asit ya da kişinin kendi yağ dokusu ve PRP gibi maddeler kullanılmaktadır. Bu maddelerin tümü zaman içerisinde emildiği için, işlem geçici süre ile G noktasını büyütebilir. Bugün için bilimsel olarak G noktasının varlığı kanıtlanamamıştır ve Orgazm aşısı için tıbbi bir endikasyon bulunmamaktadır.
G noktasının varlığı ile ilgili veriler, anektodal gözlemlere dayalıdır ve az miktarda kadının subjektif yorumlarına bağlıdır. Yapılan anatomik, biyokimyasal ve radyolojik çalışmalarda vajina ön duvarında bilimsel olarak standart bir erojen bölge tanımlanamıştır. Bu bölgede farklı anatomik yapısı ile erojen bölge olarak tanımlanabilen tek organ klitoristir. Aslında Dr. Grafenberg kendisi de çalışmalarında tam olarak G noktasına bağlı bir orgazmdan bahsetmemiştir.
Dr. Grafenberg son derece ileri görüşlü bir bilim adamıydı. Dini gerekçelerle doğum kontrol yöntemlerinin reddedildiği ve genel olarak kadın cinsel sağlığının bilimsel olarak göz ardı edildiği dönemin Alman tıbbında çığır açmıştır.
Kadın cinselliğinin fark edilmesi ve kazanılmış en önemli kadın haklarından biri olan doğum kontrol yöntemlerinin geliştirilmesi konusunda çok önemli çalışmalar yapmıştır. Bu değerli bilim adamının bu yönleriyle de tanınmasını arzu ettiğim için bu yazıyı yazmak istedim. Sanırım kendisi de hayatta olsaydı böyle isterdi. Hatta bir zaman makinesi ile aramıza gelebilse ve orgazm aşısını duysaydı, nasıl bir şok yaşardı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Op. Dr. Burcu Saygan KaramürselJinekoloji, Genital Estetik, Doğum ve Perinatoloji Uzmanı
+90312 219 22 33
